Bu gece Hıdırellez!
Çocukluğumdan beri Hıdırellez kelimesini duyduğumda içimi bir sevinç kaplar. Kış mevsiminin son bulup baharın, yazın gelmesine sevinirmiş eski çağlardan beri insanlar. Kış sanki ölü toprağının üstümüze atıldığı bir dönem gibi. Herkes sakin ve içine yöneliktir genelde. Baharla birlikte tıpkı doğanın canlamaya başlaması gibi biz insanlarda da bir canlanma şen olma hali oluşuyor haliyle.
Yemedim, içmedim (!) sizin için araştırdım, nedir bu Hıdırellez diye?
Hıdrellez, bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdrellez Günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında “hıdrellez” şeklini almıştır. Hızır ve Hıdrellez’ in kökeni hakkında çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Bunlardan bazıları Hıdrellez’ in Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine ait olduğu; bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu yolundadır. Oysaki Hıdrellez Bayramı’nı ve Hızır inancını tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır. İlk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Yunanistan ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle ilgili bazı tanrılar adına çeşitli tören ve ayinlerin düzenlendiği görülmektedir.
Yukarıdaki metni buradan aldım. Her ne kadar yakın coğrafya tarafından kutlanıldığı belirtilse de Ben Hıdırellez’ın daha çok biz Türklere ve Osmanlı etkisi altında kalmış olan Balkan ınsanlarına ait olduğunu düşünüyorum. Bu kısa Hıdırellez bilgilendirmemizin ardından “peki bu gece ne yapmalı?” yı konuşmak lazım sanırım. (:
Hıdrellez gecesinde Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar.
Mesela Uludağ sözlüğe göre “… gül agacının yakınlarına olmasını istediginiz birşey cizin. eger sabah uyandıgınızda üzeri ıslaksa dileginiz gercekleşecektir.” bunu da deneyebilirsiniz.
Benim bildiğim ise; bir kağıda dileklerinizi yazıyorsunuz. Bunu bir gül dalına bağlıyorsunuz. Eğer dileğiniz sabah yere düşerse kabul olacaktır. Bunun bir de gül ağacının toprağına gömüp dileklerin gerçekleşmesini bekleme versiyonu var tabi. Bunun dışında bir seçeneğiniz var ki o da: dileklerinizi yine bir kağıda yazıp bunu akarsuya yani kapalı olmayan su birikintisine atarak dileğin gerçekleşmesini bekemek yönünde. (:
Bugün yazmanın en büyük sebebi aslında sizinle şu güzelim Hıdırellez Duasını paylaşmaktı. Hepimizin mutlu olacağı, dileklerin kabul olacağı yeni bir yıl dönümüne Merhabalar olsun mu efendim! (:
“Bugün Hıdrellez….
Tüm dilekleriniz gerçek olsun….:)
Sevdiğim kim varsa, kendim de dahil, sevebileceğim herkes de dahil…
Sağlığı iyi olsun. Kalbi ritmini çalsın. Yanakları kiraz pembesi, dudakları bal olsun. Teni sıcak kalsın, enerjisi dışına taşsın. Ciğerlerinden nefes, midesinden gurultu, bacaklarından güç eksik olmasın. Kanı bol olsun, damarlarında dönüp dönüp dolaşsın.
Sevdikleriyle birarada olsun. Kolu kollarına değsin, gözü gözlerinin içine baksın. Lafları birbiriyle başlasın. Nesi varsa, bölüşücek biri olsun; nesi yoksa, bulup getiricek biri olsun. Bu birileri az ama öz olsun. Bazıları dünyada tek olsun.
Sevgisinin tamamını harcasın. Harcasın ki, ona büyük bir miras kalsın.
Sevmekten bıkıp usanmayacağı biri olsun. Onun yeri ayrı olsun. Onu soysun, başucuna koysun ama yalan uydurmasın.
O herşeyine, her haline tek tanık olsun. Bir hareketiyle güldüren, bir hareketiyle ağlatan olsun. Duyguların hepsi onda olsun. Kalbi buna teslim olsun.
Bütün şarkılar onu anlatsın. Aşık olsun, sırılsıklam olsun.
Kurumasın.
Yapmaktan bıkıp usanmayacağı bir işi olsun. Başarının gerçek adının bu olduğunu unutmasın. İbadet eder gibi, bu keşfini hergün yeniden kutlar gibi, onu yapıp dursun. Yaptıkça daha iyi yaptığını görsün. Daha iyi yaptıkça bunu başkaları da görsün. O başkalarının bunu gördüğünü, dış gözüyle görsün, iç gözüyle işine baksın.
Neşesi bol olsun. Kendini mutlu etsin, durduk yere neşelenmek nedir bilsin. İçinde birşey durup durup zıplasın. Duydukları, gördükleri onu gıdıklasın, kahkaha attırsın. Gürültü çıkarsın. Saçma şeyler söylesin. Çocuklukta en şımardığı ana, sık sık gidip gelsin. Nereye gidip geldiği bilinmesin.
Değiştirmek istedikleri değişsin. İçte ve dışta, iyi günde ve kötü günde tadilat yapsın. Eskilerini atsın, ruhunu havalandırsın. Kapıda hep kamyonu dursun. Dilediği yere taşınsın. Kendinden taşınmak isterse, içindeki güç, dışındaki sevgi ona yardımcı olsun.
Bileği, bütün alışkanlıklarıyla, bağımlılıklarıyla güreşsin.
Birşey ona sürpriz olsun. Günlerinden birgünü, bir pakete sarılı olsun. Açılınca, içinden hiç beklemediği güzel bir haber çıksın. Bu gün üçyüzaltmışbeş’ten herhangi biri olsun. Öylesine bir pazartesi, arkaya kavuşturduğu ellerinde, unutulmaz bir salı saklasın. Öyle tahmini mümkün olmayan birşey olsun ki bu, hayatın zekasını anlatsın.
Bir hayali gerçek olsun. Bir hayale gözünü yumsun. Peşinden koşup, onu sobelesin. Hayalini kendinden saklamasın. Bir çizgi filmde olduğunu, herşeyin mümkün olduğunu unutmasın.
Bu duayı okusun.
Kendi sesiyle duysun.
Duası gerçek olsun.
Her kelimesine şükretsin.
Tek satırına nazar değmesin.
Amin :)”