Öncelikle, yoga yazılarımla ilgili geri dönüşler beni çok mutlu etti. Yeni başlayanlar ve merak edenler oluyor. Hep birlikte çoğalmak harika! Her yeni şey, küçük bir başlangıçla oluyor! Yoga öğretmemin en büyük sebeplerinden biri, insanlara bedenlerini yeniden keşfetmeklerini sağlamak. Yoga pratiğinde yaptığımız hareketler, fiziksel egzersizlerden ibaret değil. Bedeni hareket ettirmek (asanalar), meditasyon ve nefes egzersizleri (pranayama) beyni besler ve çalkantılı bir zihinden, dingin bir zihin yapısına geçerek kafamızın içinde temizlik yapmaya başlar. Yapılacaklar listesi berraklaşır! İşte bu zamanlarda bir rahatlama beraberinde gelir. Buna içsel bir rahatlama diyorum.
Yoga derslerine girenlerin en çok duyduğu cümle “bedenini dinle!”. Böylece bedendeki hisleri takip edebiliyoruz. Bunu, yoga matının dışına taşımak ise, zamanla oluyor. Zihnimizin ürettikleri ve bedenimizin hissettikleri birbirinden farklı şeyler. Bedenimizden gelen hisler, fiziksel hisler ve duygusal hislerdir. Yani, kas ağrısı veya eklem acısı gibi fiziksel hisler olabilir. Ya da endişeli, şüpheli, kararsızlık gibi duygusal hisler olabilir. Kafamızın içi ise, hep meşguldür. Her zaman yapılacak çok şey var ve biz hep geç kalırız. İçerde sanki binlerce kafa, bize ne yapmamız gerektiğini söyler. O kadar çok bilgi yüklemesi ve öğüt vardır ki! Eğer, sürekli düşüncelerimizi dinlersek, bu sağlımızı etkiler. Çünkü, zihin geçmiş ya da gelecektedir. Zihnin bu “an”da olması, nefesimizle bağlantıya geçtiğimiz “an”da olur. Bunu yoga da bedene öğretiyoruz.
Bazı zamanlarda düşünerek hiçbir yere varamayız ya da vardığımız yerden pek hoşnut olmayız. Hep bir “acaba?”, bizi yiyip bitirir. Yani, o yemeği yemeğe, o insanla tanışmaya, o işte çalışmaya, o şeyi söylemeye hazır değilsen, hemen dur! Durmak iyi bir şey! Özellikle de akıp giden zamanın sürekli peşinden koşan, hep bir yerlere ve bir şeylere geç kalan biz modern insanoğlu için! Bilinçli bir nefes al, gevşemene izin ver ve sadece hisset. Çünkü aslında çoğu vermememiz gereken kararları, bu aceleciliğimizden dolayı veriyoruz veya vermek zorunda bırakılıyoruz. Yani, düşüncelerinizden ziyade, o “an” da neler hissettiğinize bir bakın. İşte, hissettiğimiz her ne ise, gerçek doğamızdan bir parçadır. İçsel gücümüz uyandıkça, sezgilerimiz de kuvvetlenir. Orda ne entellektüellik, ne akıl, ne de mantık var. Bedenin zekasına güvenmeyi öğrendiğinizde, bunların hiçbirisine ihtiyacınız yok.
Bunu gözlemleyebilmek için, akşamları televizyon karşısında otururken kendinize bir bakın. Hepimiz o sırada bir şeyler atıştırırız. Ama ne kadar çok şey yediğimizi çok sonra anlarız. Sadece gereğinden fazla yemek ya da çok fazla oturmak değil, birçok zararlı alışkanlıklarımızı da farkında olmadıklarımız yüzünden ediniyoruz. Bedenimiz orda ama zihnimiz o “an” da değil, dolayısıyla bir bütünlük olmadığı için hissettiklerimizi bilmiyoruz. Peki, bir akşam tv karşında otururken, bir şeyler atıştırmaktan ziyade, ayaklarınızla ilgilenmeyi deneyin! Çünkü onlar bizi bütün gün taşıyorlar ve çok yorgun olabilirler. Öncelikle çoraplarınızı çıkarıp onlara şöyle bir bakın, sonra ayak tabanaltına masaj yapmaya başlayın. Bunun için bir masaj yağı kullanırsanız, çok güzel olur. Ayak parmaklarının arasını açın ve teker teker oynatmayı deneyin. Ellerinizin beş parmağını, beş ayak parmağının arasından geçirin, ellerinizle ayaklarınız birbirine kavuşsun. Burda elinizle yardım ederek biraz ileri geri oynatın. Ayak parmaklarınızı kendinize doğru çekin yani flex olsun, sonra ayak parmak uçları karşıyı göstersin, yani point olsun. Böylece ayak bileğinin önünü ve arkasını açmış oldunuz. Ayaklarımız bizim yeryüzüne bağlandığımız noktalarımız.Ayağın tabanı ve ayağın dört köşesi yere köklenmemizi sağlıyor. Yoga pratiği yaparak, ayağın kavisleri canlanıyor, bu da beli ve omurgayı destekliyor. Yani, ayağı yere nasıl köklerseniz, bedenin geri kalanı o kadar etkileniyor. Ve ne kadar köklerseniz, o kadar yeryüzüne bağlanıyoruz. Onlara iyi bakın! Bu yöntemle en azından biraz daha az yemiş olabilirsiniz.:)
Yoga bilgeliği “Bedenimiz bizim yuvamız” der ve herkes evinde rahat, mutlu ve huzurlu olmayı hakeder. Önce bedeninize bir kulak verin, sonra düşüncelerinizin değiştiğini göreceksiniz. Çünkü zihin yapısı gereği esnektir. Sadece farklı perspektiflerden bakabildiğiniz sürece yeni bir şeyler öğrenebilirsiniz. Bu da zamanla davranışlarınızı değiştirecektir. Davranışlarınız, bedeninizi daha sağlıklı yapacaktır. Her şey birbirine bağlıdır.
Kendi deneyimlerimden yola çıkarak söylersem, tabiki bedenimi daha iyi hissedebiliyorum ve bu daha iyi düşünmemi sağlıyor. İçsel gücüm uyandıkça, daha bilinçli yemek yiyorum. Kilo kontrolünü sağlamak, yoganın bonusu diyelim. Daha güçlü ve esnek bir omurgam var. Bütün gün koşturabilcek daha çok enerjim var. Benim için artık, her yer potansiyel bir yoga stüdyosu! Her gün yeni bir şeyler hissediyorum. Her an, her yeni şeyler öğrendiğimde değişiyorum. Artık kendime karşı daha dürüstüm. Her gün, her seferinde daha yolun başında olduğumu biliyorum! Tüm bunlar bir gecede olmuyor. Kendinizden çok fazla şey beklemeyin ve zaman tanıyın. Disiplin, yoga pratiğinde çok önemli. Bunların hiçbirini kişisel gelişim kitaplarında bulamazsınız! Yoga, size hiçbir şey vaad etmez ve herkesin dönüşümü kendine özeldir. Çünkü hepimiz “biricik” iz şu dünyada. Ancak yoga ile kendi bedeninizi takdir eder ve inanılmaz yeteneğine şahit olursunuz!
Gelelim yeni yıla, bu yazıyı yeni yıla girerken yayınlamak istedimki, yeni yılda yapılacaklar listesine yoga’yı da eklemeyi unutmayın! Evet, hepimizin her sene bir yapılacaklar listesi var. Bunların en başında mutlu olmak geliyor. Mutluluk da herşey gibi bizim seçimimiz. Listesinizi bir daha gözden geçirin ve ne kadar çok “istemeye” ve “almaya” odaklı şeyler varsa, bir kenara bırakın! Bu güzel yeni yılı karşılarken, herkese yeniye yer açabileceği boşluklar ve doğaya bir adım daha yaklaşacağı mutlu yıllar diliyorum.:)
Namaste