İyisiyle kötüsüyle bir Oscar törenini daha geride bıraktık. Ertesi günkü iş temposunu düşünerek her yıl olduğu gibi bu yıl da ödüllerin dağıtımı faslına kadar uykumu en azından bir miktar almış bir şekilde töreni izleme fırsatı buldum. Dolayısıyla evet kırmızı halı geçidini yine izlemedim.
Oscar özellikle 2000 yılı ödüllerinde dönemin çığır açan filmi “The Matrix” i en iyi film adayları arasına almamasıyla birlikte sürekli bir kan kaybı içinde. Üstelik geçen 13 yılda çoğu kez heyecan dahi yaratamaması törenlere büyük prestij kaybettirdiğinden, her geçen yıl şovlar ve kırmızı halı geçidine daha fazla önem verilmektedir. Özellikle kırmızı halıda hayran olunan aktör ve aktrislerle yapılan röportajlar fanlara eğlenceli dakikalar yaşatsa da aslında genel izleyici kitlesi açısından kırmızı halı ve genel törenin uzunluğu finale kadar epey bir yorgunluk anlamına gelmektedir.
Bu yılki törenlerde yine bu gidişatın devam ettiğini gördük. Bu yıl ödülleri alacakların bariz olmasının ve hemen hemen hiçbir dalda sürprize yer olmamasının (ödüllerin öncesindeki tahmin yazımı okuduysanız hak verirsiniz) akademi de farkında olacak ki gösterinin şov kısmına iyice önem verilmiş. Ama yine de geriye dönüp baktığında törenden ne hatırlıyorsun derseniz, sadece Adele’in “Skyfall” u seslendirmesi diyebilirim. (Bu da törenlerin uzamasından ne kadar hoşlanmadığımı gösterir sanırım.)
Ödülleri değerlendirecek olursak, dediğim gibi rahatlıkla tahminlerin çok kolay olduğu bir yıldı diyebiliriz. Hemen hemen bütün ödüllerde en iyi film ödülünü kapan “Argo” nun Oscar’ı da koleksiyona katacağı çok netti. Keza herkesin ağız birliği etmişçesine öne sürdüğü Daniel Day-Lewis için de durum aynıydı. En iyi orijinal senaryoyu alacak olan ismin “Django”olmasından tutun, en iyi animasyonu “Brave” in almasına kadar neredeyse bütün ödüllerin sahipleri belliydi. En iyi yardımcı erkek oyuncu adayları o kadar kötü seçimlerdi ki, hala akademinin ödülü ikinci kez Christoph Waltz’a vermek için bu kadar kötü bir liste çıkardığını düşünüyorum. Burada akademinin bana göre çok büyük haksızlığı, en iyi film dalında tamamen sahte bir heyecan yaratmak için Ben Affleck’i en iyi yönetmenlik başarısı dalında aday göstermemesiydi. (ki gösterse kesin alacaktı) Gerçi bu durum ödülü daha çok hak eden Ang Lee’nin kazanmasına vesile oldu.
Sonuç olarak gece benim için; Charlize Theron’un göğüs dekoltesi, Adele’in Skyfall performansı, Tarantino’nun orijinal senaryo ve Christoph Waltz’ın yardımcı erkek oyuncu zaferlerinden ibaretti. Zaten Django Unchained’in en iyi film ve Joaquin Phoenix’in en iyi erkek oyuncu ödülünü alamadığı; The Master’ın ve Paul Thomas Anderson’ın adaylar arasında bile olmadığı tören başka nasıl olabilirdi ki?