Vanity Fair Dergisi’ nin haberine göre 2012 yılı “Marilyn Monroe Yılı” olacak. Bazı söylentilere göre Monroe’ nun eteğinin havalandığı anın fotoğrafları Hollywood Bulvarı’ nın her yerine asılacak. Onun için filmler, söyleşiler, sergiler, yarışmalar yapılacak.
Defalarca dünyanın en seksi kadını seçilen Monroe’ nun anısına yapılan etkinlikler ile Hollywood efsanesini anacak. “Something’ s Gotto Give” filmini tamamlayamadan aramızdan ayrılan ve hala üstüne çok tartışılan ölümü ile unutamadığımız ve unutamayacağımız seksi bombayı biraz daha yakından tanıyalım. Güzelliği kadar yaşadığı aşkları ve sıradışı hayatı ile ile işte karşınızda Marilyn Monroe.
Gerçek adı Norma Jean olan Marilyn Monroe, 1 Haziran 1926’ da Los Angeles, California’ da doğdu. Babası Edward Mortensen, annesini Norma doğmadan önce bırakıp gitmişti. Açlık ve sefalet içinde geçen çocukluk yılları, annesi Gladys Baker’ ın ağır bir sinir nöbeti geçirip hastaneye kaldırılması ile daha da karardı. Norma’nın yetimhanedeki yaşamı işte bu talihsiz olayla başladı. 8 yaşında cinsel tacize uğrayan Norma Jean, bir tanıdıklarının yanında kalırken zaman içinde istenmeyen misafir durumuna düştü ve 16 yaşında hayatının en zor kararını verdi. Yetimhaneye dönmeyecek ve fabrikada işçi olarak çalışan Jim Dougherty ile evlenecekti.
1942 Haziranında Jim ile evlenen Norma’ nın evliliği uzun sürmedi ve 1946 Eylül’ ünde bitti. Burbank’ te bir fabrikada çalışırken şans eseri fotoğrafları çekildi ve modelliğe başladı. Ünlü film yapımcısı Howard Hughes tarafından keşfedildi ve adı Marilyn Monroe olarak değiştirildi. İlk başlarda küçük rollerde, sessiz sakin sarışın bir kız olarak kendini gösteren Marilyn, “Love Happy” (1949) ve “All About Eve” (1950) filmlerinden sonra başarıyı yakaldı. Doğallığına, cazibesini ve dişiliğini de ekleyerek, sessiz sakin sarışın kız “Sarışın Bomba” olarak anılan bir idole dönüştü. 1950 yılında tanıştığı profesyonel beyzbol oyuncusu Joe Di Maggio ile 1954 Haziranında dünya evine girdi.
“Niagara”, “Gentlemen Prefer Blondes”, “How to Marry A Millionaire” adlı filmlerle ününe ün katan Marilyn, her şeyin doğal ve içten olması gerektiğini savunurdu. Belkide bu düşüncesi sayesinde film yapımcılarının ve fotoğrafçıların rüyası haline geldi. 1954 yılının Ekim ayında ikinci eşinden de ayrılan Marilyn’ in evliliğini bitiren en büyük etkenin, şöhreti ve sarışın seksi bomba imajı olduğu söylendi.
1956 yılı ise Marilyn için çok hızlı geçti. Kendi firması olan Marilyn Monroe Productions’ ı da bu yıl içinde kuran seksi yıldız, 29 Haziranda da bir oyun yazarı olan Arthur Miller ile üçüncü evliliğini yaptı. Kariyerini kötü yönde etkileyen, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı da bu dönemde başladı. Psikolojik problemler içinde kendini unutan Marliyn Monroe, 21 Haziran 1961 yılında üçüncü eşinden de ayrıldı. Ne var ki 5 Ağustos 1962 yılında Brentwood’ taki evinde ölü bulunan ünlü yıldız, aşırı dozda uyku ilacı alarak intihar etmişti. Olayın bir intihar değil cinayet olduğu iddiaları ortaya atılmış, sebep olarakta Kennedy ile olan birlikteliği öne sürülmüştü. Marilyn, 8 Ağustos 1962’ de California’ da defnedildi.
20.yüzyılın seksi bombası olarak kabul edilen Marilyn Monroe, yarım kalan filmi “Something’ s Gotto Give” i hiçbir zaman bitiremedi. Solak olduğu bilinen ünlü yıldızın vazgeçemediği ve yanından ayırmadığı tek şey “Chanel No:5” parfümüydü. Ölümünden sonrada unutulmayan güzel yıldız, 1999 yılında People Magazine tarafından “Dünyanın En Seksi Kadını” seçildi. Yine 1999 yılında Playboy dergisi tarafından “20.yy’ın En Seksi Starı” seçilen Marilyn Monroe’ nun sayısız filmi ve ödülü bulunmakta. Ayrıca Elton John’ un “Candle in the Wind” adlı parçasını Marilyn’ e itham ettiği bilinmektedir.