Her Şeyin Başı Sağlık demiş atalarımız. Ne de güzel demişler. En sevdiğim atasözü mü ne? Her yer sağlık, sağlığınıza dikkat edin, sağlığını korumak için şunu yapın, şu kürü uygulayın bu detoksu yapındı, edindilerle dolu. Gazeteler de, televizyonlar da her gün sağlığımızla ilgili birçok haber izliyoruz, duyduklarımızı yapmaya çalışıyoruz. Fakat hiçbir zaman acaba ne kadar doğru bunlar ya da benim bünyem için doğru yöntem mi bu demiyoruz. Gelin şimdi beraber öyle doktorlara, diyetisyenlere bir sürü para dökmeden nasıl sağlıklı yaşarız onu konuşalım.
Kişi kendinin doktorudur demiş atalarımız. Bunu da ikinci en sevdiğim atasözü yapabilirim. Tabii gidin kendinizin radyoloğu olun, jinekoloğu olun demiyorlar ama en azından kendinize neyin iyi gelip gelmediğin bilin diyorlar. Yani ne yerseniz bu sizin kilonuzu artırır, ne yemezseniz metabolizmanız yavaşlar ne yerseniz hızlanır, çok uyursanız mı başınız ağrır yoksa az uyursanız mı daha dinç olursunuz işte tüm bunlar size özel şeylerdir. Öyle doktorlarla halledebileceğiniz bir şey değildir. Tabi ki en doğru ve güvenilir olan tıptır fakat gündelik hayatınız söz konusu olduğunda tıp değil sizsinizdir birinci doğru.
Şimdi de doğal olarak aklımızda “Nasıl koruyacağız kendi kendimize sağlığımızı?” soruları belirdi değil mi? Aslında çok basit. En doğal hakkımız olan sağlıklı yaşam yıllardır bize anlatıldığı kadar zor ve masraflı bir şey değil. Ve tek bir anahtar kelime var: Doğal olanı tercih etmek. Evet gerçekten sağlıklı olmak bu kadar kolay. Doğal olanı nerden bulalım şehir hayatında gibi bir bahane de üretmeyin dostlar. Neticede kendi ekmeğinizi kendiniz yapın, kendi buğdayınızı kendiniz üretin demiyoruz. Elinizden geldiğince doğal olanı tercih edin. Mesela yoğurdunuzu kendiniz mayalayın, gazlı içeceklerden uzak durun, günde bir şişe en azından maden suyu için, makul fiyatlarda olan her şeyin organiğini tercih edin. İşte bu kadar. Evet, gerçekten bu kadar. Sağlıklı olmak sağlıklı olmak diye sürekli daha çok tüketime teşvik edilsek de o çılgın tüketimi yapıp bütçemizi sarsmadan yapabileceğimiz kadar kolay.
Spor salonları saçmalığı var bir de. En çok ona tavım bakın. Neden gayet doğal, makinesiz ve gündelik hayatın şartlarıyla spor yapabilecekken spor salonlarına ve spor kıyafetlerine bi’ dünya para bayılıyoruz ki? Geçerli bi’ nedeniniz varsa lütfen mail atın bana da kurtulayım bende bu sorudan. Eğer yürüyebileceğim herhangi bir yolum varsa, yatıp iki mekik, squat yapabileceğim bir yerim varsa napayım spor salonlarını? Günümüz tüketim toplumuna göre spor yapmak için her ne kadar spor salonuna bir sürü para bayılıp yararı kadar mutlaka başka bir zararı olan spor aletleriyle debelenmek gerekse de benim düşüncem budur. Spor salonuna ayıracak zamanım da yok bütçem de. Ama gideceğim yere toplu taşıma kullanmadan gitmek bana hem spordur hem de bütçeme minik de olsa bir katkıdır. Deneyin derim.
Nihayetinde dostlar, bize lanse edildiği gibi zor bir şey yok ortada. Doğal olanla beslenmek ve spor yapmak kadar basit her şey. Bu iki temel unsuru hayatımıza kattıktan sonra geriye doğru beslenmek ve beslenmekle ilgili sorunlarımıza kendi üreteceğimiz çareler kalıyor. Gelin bunu da bir sonraki hoşbeşimizde yine beraber yapalım. Esen kalın!