Sosyal sorumluluk sadece kendi üstünüze düşeni yapmak değildir aynı zamanda örgütlenmektir, sesini duyurmaktır, direnmektir, mücadele etmektir. Bir şeyleri değiştirebileceğinizin, durdurabileceğiniz farkında olmaktır. Dur durak bilemeden var olan her şeyi tükettiğimiz bu zamanlarsa sosyal sorumluluğun çok çok önemli olduğu zamanlardır diyebiliriz. Bu yüzdendir ki bu aralar üstünde durma gereğini daha çok hissediyoruz. Daha çok Doğamıza Sahip Çıkalım diyoruz.
En büyük derdimiz, doğanın acımasızca katledilmesidir. Mevcut kapitalist sistemin doğal bir getirisi olarak bulduğumuz her yeşilliği, her doğal ortamı potansiyel gelir kaynağı olarak görüp güzümüzü kırpmadan, yakıp yıkıp ardından betonları döşüyoruz. Önce yeşili tüketip betonlarla dolduruyoruz sonra da “Ay çok bunaldık taştan betondan, nefes alamıyoruz!”deyip yine gidip bir yeşili katledip kendimize nefes alma! alanı oluşturuyoruz. Kendi sonumuzu kendimiz hazırlıyoruz vesselam.
En çok yeşilden bahsetmemizin de en önemli sebebi şudur ki; yeşil olmadan hiçbir şey olmaz. Dünyanın dengesini yeşille bozar, yeşille düzene koyarız. Fakat en çok katledilen de yeşildir. Giden her ağaç ömrümüzden çalınan nefes demektir. Sadece bizden değil beraber yaşadığımız her canlıdan çalınan bir nefes bir hayat demektir.
Bazılarımız kendi ellerimizle inşa ettiğimiz bu sona dur demek için mücadele ediyor. İşte onlardan biri de, en sevdiklerimden, Doğa İçin Çal projesidir. Birbirinden güzel insanları, güzel müzisyenleri bir araya getiren bu proje sesini duyurmak için evrensel bir dil seçmiş: Müzik!
Doğa İçin Çal Nedir?
http://www.dogaicincal.com/dicnedir.html
Neler Yapmıştır?