Selamlar Yeniden,
Sakız Adası yazı dizimiz devam ediyor. İlk olarak sakız adasını kısaca tanıtıp sonra da size adadaki yaşamdan bahsetmiştik. Şimdi de sıra şu meşhuurr Damla Sakızının hikayesini anlatmaya geldi.
Homeros’un İlyada ve Odesa destanını Sakız ağaçlarının gölgesinde yazdığı rivayet edilir. Doğasıyla huzur ve ilham verir Sakız Adası. Bu adanın biricik, mücevher gibi titizlikle işlenen, başka yerde mümkün değil yetişmeyen bir hazinesi var: Damla Sakızı. Damla Sakızı görüntüsündeki saflıkla, doğal lezzetiyle, mis kokusuyla eşsiz. Birçok hastalığa iyi gelen Osmanlı Sultanları’nın bile gözdesi olmuş şifalı gözyaşları… Bu kadar özelliği bir arada bulundurmak kolay değil, kıymetinin farkında, çok da nazlı o yüzden. Fidan olarak dikildikten sonra ilk verimin alınabilmesi 15 seneyi buluyor. Bakımı, yetişmesi, işlenmesi zaman ve emek istiyor. Ada halkı Damla Sakızı yetiştiriciliğini, hem ticari hem de geleneksel önemi açısından özenle devam ettiriyor.
Damla Sakızının dünyayla tanışması M. S 10 yy’da adaya gelen Avrupalılar sayesinde olur. 14. Yy’da adayı işgal eden Cenovalılar sakız üretimini kontrol altına alırlar ve ticaretini yapmaya başlarlar. 16 yy’a gelindiğinde ada Osmanlılara geçer. Damla Sakızı Osmanlı Sarayı’nda da çok sevilmekte ve tüketilmektedir. Öyle ki Osmanlı Döneminde bir kilo altınla bir kilo damla sakızının eş değer olduğu rivayet edilir. Damla Sakızına verilen bu önem nedeniyle, sakız yetiştiricisi halkta birçok ayrıcalıklardan yararlanma imkanına sahip olur. Sakız yetiştiriciliğini bir tekel olarak kontrol altına alan Osmanlı, ada kültürünün korunmasına da katkıda bulunmuş olur.
[imagebrowser id=165]Tarih boyunca damla sakızının nasıl yetişmeye başladığına dair pek çok rivayet anlatıla gelmiştir.
En ilginç olanlarından biriyse şöyle:
Çok eskiden bir aziz anakarada yapılan çeşitli baskılardan kaçıp Sakız Adası’na gelir ve yerleşir. Ancak yapılan baskılar sebebiyle o kadar üzüntü çekmektedir ki Allah azizin çektiği sıkıntılara karşılık gözyaşı döker, damla damla akan sakız Allah’ın gözyaşlarıdır.
Doğa, bu doğal reçinenin yetişmesi için gereken şartları cömertçe sunmuştur; volkanik toprak, Akdeniz’in tatlı meltemi ve sıcacık güneşi.
Damla Sakızı’nın Yolculuğu: Bu mis kokulu doğal şifa bizlere ulaşmak üzere nasıl yetiştiriliyor?
Damla Sakızının bizlere ulaşması için gerekli işlemler haziran aylarında başlar. Öncelikle ağaçların altı süpürülerek temizlenir. Temizlenen yerlere, adanın belli yerlerinden çıkarılan beyaz killi bir toprak serpilir. Temmuz ayı sonlarına doğru ise ağacın gövdesine ve kalın dallarına çizikler atılır ki ağacın doğal reçinesi sakız, gün ışığıyla buluşsun. Bu işlemden 15-20 gün sonra damla sakızı atılan kesiklerden nazlı nazlı aşağı doğru süzülmeye başlar. Ağustos sonlarına doğru toplama işlemi başlar ancak toplamaya başlamak için gün devrilmeli gece beklenmelidir. Çünkü Akdeniz’in sıcacık güneşi gündüz sakızları yumuşatmakta olduğundan sakızlar toplanırken yapışır. Gece başlanılan toplama işlemi sabahın ilk ışıklarına kadar devam eder. Toplanan sakızlar titizlikle kontrol edilir, elekten geçirilir, lekeli olan parçalar temizlenir. Yıkanır ve kurutma işlemi yapılır. Ardından bizlere ulaşması için bütün sakızlar ‘’Sakız Adası Damla Sakızı Birliği’’ne gönderilir.
Devam edecek…