Nereden başlasan nasıl anlatsam Roma’yı bilemiyorum. Sadece 3 gün kalmama rağmen üstümde derin bir iz bıraktı. İnsanlarının sıcaklığı, yemeklerinin güzelliği, şehrin ışıltısı, gecesi gündüzü ayrı güzeldi Roma’nın.
Roma için kısa tatilimizde 2 gece 3 gün ayırabildik. Bu kısa süre Roma’ya aşık olmak için yetti bile. Hava alanına indiğimizde güneş ve sıcak hava karşıladı bizi. Hava alanında şehir merkezine kalkan otobüslere doğru yürüdük. Otobüsle şehir merkezi 20 dakika sürdü. Roma’ya Brüksel’den Ryan Air ile uçtum.
Şehir merkezi olarak “Termini” belirlenmiş. İstanbul’un taksimi gibi. Her yere kolayca ulaşılabilecek metro ağı ve başka şehirlere kalkan trenler buradan geçiyor. Termini’nin içinde kahvaltı için güzel seçenekler, alışveriş için mağazalar ve süper marketler vardı. Otelimizi Termini’nin hemen yanında seçtik. Tatile çıkmadan önce gideceğimiz şehirlerin merkez noktalarını araştırıp otelleri oralara yakın seçmeye özen gösterdim.
Otelimiz bir apartmanın bir katından bozma 12 odalı küçük bir yerdi. Son derece temiz ve rahattı. Eski bir bina olmasına rağmen içi yeni yapılmıştı. Otel hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz bana aşağıdaki iletişim adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Gelelim Roma’da gezilecek yerlere. Akla ilk olarak Aşk Çeşmesi yani Fontana Di Trevi gelse de ben İspanyol Merdivenleri yani Spanish Steps ile başlamak istiyorum. Çünkü metro ile oraya ulaşmak çok kolay. Termini’den Metro A hattına geçip Spanga durağında indiğinizde İspanyol Merdivenlerinin önüne çıkıyorsunuz. İspanyol Merdivenlerinde oturup tam karşınıza baktığınızda Condotti Caddesi’ni göreceksiniz. Alışveriş yapmak için tam bir cennet.
Bütün alışverişinizi Condotti Caddesi’inde yaptıktan sonra yürüyerek çok yakın olan Aşk Çeşmesine geçebilirsiniz. Aşk çeşmesine para atmak bir adet fakat kurallarına göre yapmak önemli. 3 tane bozuk parayı teker teker sağ elinizle sol omzunuzun üzerinden atıyorsunuz. 1. para, gerçek aşkı bulmak için, 2. para, aşkınızın sonsuz olması için, 3. ise gerçek aşkınızla Roma’ya bir daha gelebilmek için. Bana da oradaki bir seyyar satıcı söyledi onun yalancısıyım, sonra olmadı diye bana kızmayın.
Mutlaka görülmesi gereken diğer yer ise Vatikan. Vatikan kendi içinde bir özerklik bölgesi. Hrıstiyanların Kabesi de diyebiliriz.Yine A hattı üzerindeki Cipro istasyonunda inip 10 dakikalık bir yürüme mesafesinin ardından Vatikan’a ulaşabilirsiniz. Pazar günleri Papa bir pencereden çıkıp halkı selamlıyor. Bunların dışında mimarisi inanılmaz güzel. Melekler ve Şeytanlar kitabının üzerinden anlatıldığı ve filmde gördüğümüz Vatikan gerçekten tarihten bir parça.
Görülmesi gereken son yer ise Kolezyum. Fakat alışveriş için çok fazla vakit harcayınca oraya vaktim kalmadı. Bir daha gelip görmek için kendi kendine bahane yaratmış oldum.
Alış veriş için ise Condotti Caddesini kesen Via Del Corso’da neredeyse bütün markalar var. İtalya’nın kozmetik markası olan Kiko’yu ziyaret etmenizi öneriyorum.
Roma’ya kadar gitmişken dondurma yemeden dönmek olmaz tabi mutlaka tadına bakın derim. Son olarak tiramisu’nun mucidi sayılan Pompi’den bir tiramisu yemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Çilekli tiramisu özellikle enfes.
Her şey bir yana Roma; Vespa’lı kızlarıyla, sokaktaki bağıra bağıra konuşanlarıyla, Termini’de yatan evsizleriyle bile cennetten bir köşe gibiydi. İmkanınız olursa seyahat rotanıza mutlaka Roma’yı ekleyin.