HeforShe

Kadın olmak diye başlayan milyarlarca cümle kuruldu şimdiye kadar. Kadın olmak şöyle, kadın olmak böyle, kadın dediğin budur, kadın böyle olmalı, şunu giymeli, öyle değil böyle yürümeli… Ama kadın olarak var olmanın zorluğu maalesef bunlar kadar revaçta olan bir giriş cümlesi olamadı hiç. HeforShe tam olarak feminist hareket olarak tanımlayamayacağımız fakat kadın hakları için mücadele etmek adına kurulmuş bir örgüt. Henüz çok yeni, çok taze. Sizlere bu oluşum hakkında geniş bilgiler vermeyeceğim. Sadece kısa bir tanıtım videosunu ve web sitesini paylaşıp kalan araştırmayı size bırakacağım. Asıl söylemek istediklerim oluşum ortaya çıkma nedeni olan feminizmin yanlış anlaşılması ve sadece kadınları ilgilendiriyormuş izlenimi hakkında olacak.

Öncelikle şu konuya biz de bir açıklık getirelim. Dostlar! Feminizm çoğumuzun sandığı gibi “erkek düşmanlığı” değildir. Kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği için mücadele etmektir. Bu nokta da ikinci bir yanlış anlama devreye giriyor: Kadın hakları için sadece kadınlar mücadele etmeli. Cinsiyetçilik o kadar çok işlemiş ki beyinlerimize cinsiyet ayrımı yapmamayı istemek insani bir mücadele değil kadını yüceltme çabası olarak algılanıyor. Çünkü bize empoze edilene göre bir cins her zaman egemen zorundadır. Egemen cins konusuna girip asıl konumuzdan sapmadan köşesinden kaçalım hemen. Feminizm, cinsiyetçi ayrımlara ve söylemlere dur demek için vardır. Bir cinsi yerip diğerini yüceltmek için değil. Bu da demek oluyor ki; sadece kadınlar değil erkekler de feminist olabilir.

Cinsiyetçi zihniyet sadece kadınlara roller biçip, sınırlandırmıyor. Aynı şekilde erkekler içinde belirlenmiş kalıp yargılar, beklentiler ve cinsiyetini kanıtlama zorunluluğu vardır toplumda. Sadece kadınlar değil erkekler de aslında toplumsal eşitsizliğin kurbanıdır çoğu zaman. “Erkek olmak” söyleminin altında tıpkı kadınlar gibi onlarda eziliyor. HeforShe örgütlenmesi de tam olarak bu nokta üzerinde duruyor ve asıl mücadelenin cinsiyet kavramını ortadan kaldırarak insan olmanın onuru üzerine olması gerektiğini söylüyor. Nasıl mı? Anlatalım efendim. Şöyle ki cinsiyet eşitliği bir lüks ya da marjinal bir söylem değil aksine insan olmanın bir gereğidir esasında. Toplumsal baskılar, insanı sınırlandıran, özgürlüğüne ket vuran olgulardır. Sırf biyolojik farklılığından dolayı bir insana toplumsal rol biçmek, koyulan sınırların dışına çıkmasını yasaklamak ve çıktığı takdirde onu toplumdan dışlayarak cezalandırmak çok büyük bir suçtur. Dolayısıyla eşitsizlik sadece kadının üstündeki baskıyı kaldırarak değil aynı zamanda erkeğin de üzerindeki baskıyı kaldırarak ortadan kalkacak bir durumdur.

Dememiz odur ki kadının üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak için erkeğin üzerindeki baskı da ortadan kalkmalı. Baskının her türlüsü ortadan kalmalı ve insanlar kadın-erkek olarak ayrılarak değil insan olarak yaşamalıdır.

HeforShe projesiyle ilgili ilk açıklamayı yapan Emma Watson’ın konuşması

Ayrıntılı bilgi için http://www.heforshe.org/

Gülşah Satun

Gülşah Satun, Ankara Üniversitesi'nde sosyoloji bölümü öğrencisi. Sıradanlığa, kalıplara, önyargılara ve sorgulamayan akla düşman, varoluşa hayran... Ankara'nın bozkırına "sosyolog olcam ben" deyip gelmiş hatun kişisi. Sosyolog olcam derken düşe kalka gittiği yolda bizimle karşılaştı ve Kadınım Mutluyum deyip bu mutluluğunu diğer kadınlarla da paylaşmak için yol arkadaşımız oldu. Toplumlu, kalıplı, ataerkilli, femisitli bi' şeyler demek isterseniz, aslında herhangi bir şey söylemek isterseniz [email protected]'dan ulaşabilirsiniz.

No Comments Yet

Leave a Reply