Forget What Hurts You but Never Forget What It Taught You

Merhaba sevgili okurlarım.

Yine inanılmaz yoğun bir iş haftası geçirdim ama olsun ben çalışmayı çok seviyorum. Eğlenmeyi de çok seviyorum ama hafta içi dışarı çıkmadım hiç. Bütün günleri ev iş, v iş bitirdim. Cuma akşamı eve giderken bir sürü dvd aldım. Mehmet Günsur’ un oynadığı “Se Chiudi Gli Occhi” ( Eğer Gözlerini Kapatırsan ), ardından tamamen farklı aksiyon “ Pulp Fiction” ( Ucuz Roman ) sonra bi de “50 First Kiss” ( Elli İlk Öpücük ) filmlerini sabaha kadar izledim. Bu arada hemen bir dipnot filmlerden bahsetmişken, Pazar gecesi Kanal D’ de Nicole Kidman’ ın “FUR” (Kürk) diye bir filmi vardı. O kadın muhteşem. Film de çok acayipti, farklıydı, hoşuma gitti. İzlemiş olmanızı umuyorum.

 

 

Cumartesi Pınar’ la alışverişe çıktık. Yeni sezon açılınca gezmeye doyamıyorum. O indirim günlerinin kalabalığı gidince bütün mağazalar benim. Zara ne güzel bir koleksiyon yapmış öyle. İpekyol da. Harikalar cidden, çok beğendim. Moda diye her şeyi giymem ama sitil sahibiyimdir. Ve bu sezon tam benlik. 🙂

Yalnız alışveriş dedin mi de İstinye Park. Her şey var. Yani tamam Taksim, Nişantaşı bana yakın iyi güzel de, İstinye Park’ ta daha pratik alışveriş yapabiliyorum. Her şey elimin altında. Neyse bir sürü gezdik dolandık harcadık, birbirimize ufak birer hediye aldık, şımardık ve Pınar bende kalmaya karar verdi.

Eve giderken yorgunluk kahvesi içelim dedik. Bir kahvenin 40 yıl hatırı olur ya, Pınar’ı da ben çok severim. 40 yıl hatırı olsun bende isterim yani. 🙂 Taksim’ de rastgele bir yere oturduk. Ordaki falcı tutturdu sana fal bakacağım diye. Ben de tabi meraklı, atladım hemen. Niye böyle bir şey yaptıysam, kendime eziyet resmen. Ben unuttum diyorum zorla hatırlatıyorlar insana. İnanmak istemiyorum hiçbirine. Herhalde Hakan kolay, yaygın bir isim diye biliyorlar. Banal adam işte nolcak!!! Bitsin istiyorum artık bu umutlar. Boşu boşuna hep tarihi geçmiş hayaller kuruyorum. 4 sene önce hayatımdan çıkmış olan bir adamı bir kahve falıyla hala nasıl düşünebilirim, hala nasıl? Ya ben bana döneceği varsa da istemiyorum ki artık zaten. N’olur gelmesin, girmesin bir daha hayatıma, bıktım.

Hem ben onunla artık ne yapacağım ki. O benim saf aşkımı kirletti, tekrar sahip olmaya layık mı bana bunca yaşattıklarından sonra. İS-TE-Mİ-YO-RUM!!! İstemiyoruummmm. Onun bu dengesizliği yüzünden kimseyi sevemedim. Bir geliyor, bir gidiyor. Ne yaptığı belli değil. Onun dışında hayatıma giren bütün erkeklere haksızlık ettim.

Evet çok üzgünüm, hepiniz beni çok sevdiniz ama ben ondan başkasını sevemedim. Hele Emir’ e yaptıklarım affedilir gibi değil. Ama artık arınıyorum ondan. Yani arınmak istiyorum. O da nasıl olacaksa? Artık psikolojik yardım mı alırım, kendimi denizlere mi atarım ne yaparım bilemiyorum. Bilen varsa lütfen söylesin! Belki hayatım kurtulur.:)

 

O gece yine krizlerdeydim tabi. İyi ki Pınar yanımdaydı. Aldık bi büyük ve Orhan Gencebay ile Bir Ömür cdsini, şarkı söyledik, içtik, dertleştik bütün gece. Bazen çok yalnız hissediyorum kendimi ama arkadaş iyi bir şey. Arkadaşlarımı seviyorum.Pazar uyandığımda öğlen olmuştu. Özene özene harika bir kahvaltı hazırladım ikimize. Bu arada ben sağlıklı beslenmeye çok dikkat ederim. Yani öyle doktor gibi değilim de organik ürünlerle beslenmeye özen gösteriyorum. Cihangir’ de bana yakın Antre Gourmet diye bir dükkan var. Oranın dağ çileği reçeline ve kekik balına bayılıyorum. Peynir ve zeytinleri de çok güzel. Şimdi tahmin etmişsinizdir nasıl bir kahvaltı sofrası kurduğumu. Balkonda kahvaltı keyfi.. Ama benim için asıl keyif Hakan’ ı kahvaltıya taşımamış olup, yine dünde bırakabilmek olmuştu… 

Özüm Akçalı

Aşk kadınımız. Israrlarımıza dayanamarak sonunda Türk filmi tadındaki aşk hayatını siz sevgili okuyucularımızın hizmetine sundu. Özüm'ün aşk hayatında hepiniz biraz kendi hikayenizi bulacaksınız. Biz de o sebepten ısrar ettik ya yazarımız olsun diye. Özüm'ün Günlüğü'ne her Salı buradan ulaşabilirsiniz.

No Comments Yet

Leave a Reply