Bir Zamanlar Osmanlı Toprakları, Balkanlar

Doğadan mimariye, mutfaktan çarşıya kadar birbirinden renkli yedi Balkan başkenti konuklarına dört mevsim farklı güzellikler sunuyor. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vizesiz.

Kardeş şehir: Saraybosna

Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin başkenti Saraybosna, Osmanlı kültürünün izleriyle dolu tarihi bir şehir. Dağların çevrelediği bir vadi içindeki Miljacka Nehri’nin iki yakasına kurulan kent, Balkanların özünü yansıtan kültürel bir senteze sahip. Caddelerin bir ucunda tarihi camiler ve hanlar, diğer ucunda ise Klasik Avrupa mimarisini örnekleyen binalar görebilirsiniz. Başçarşı ya da yerel deyişle Başçarşiya, kentin karakterini hissettiren tarihi bir muhit. Türk Mahallesi olarak da anılan bölge, eski bir Anadolu kasabasını çağrıştırıyor. Kiremit çatılı ahşap evlerin çevrelediği çarşı meydanının ortasında tarihi bir şadırvan yükseliyor. Osmanlı döneminden kalma bir saat kulesinin de bulunduğu çarşıda kuyumcular, dericiler ve çeşitli zanaatkârlar geçmişte olduğu gibi bugün de mesleklerini sürdürüyor.

          Kaçırmamanız gereken yerlerin başında; Kütüphane binası, Latin köprüsü ve Tünel müzesi yer almaktadır.

Merhaba Rumeli: Üsküp

Makedonya’nın başkenti Üsküp, Vardar Nehri’nin yukarı havzasında yer alıyor. İlk yerleşim izlerinin altı bin yıl önceye dek uzandığı kent, beş asırdan fazla Osmanlı idaresinde kalmış. 15. yüzyıl tarihli Mustafa Paşa Camii, kentteki İslam mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Çok kemerli Taş Köprü ise asırlardır kentin iki yakasını buluşturuyor. Modern ile gelenekselin bir arada yaşadığı şehirde ilk dikkat çeken yapılardan biri Üsküp Kalesi. 6. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilen surlar, harika bir kent manzarasına sahip. Balkanların en renkli açık hava pazarlarından biri olan Eski Pazar, arnavutkaldırımı sokakları ve pastel renkli dükkânlarıyla keyifli bir gezi vaat ediyor. Avlusunda Makedonya’nın milli kahramanlarının kabirlerine ev sahipliği yapan Sveti Spas Kilisesi ise oymalı sunak paravanıyla ziyaretçi topluyor.

Üsküp, Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı’nın doğum yeri. Şair, Kendi Gök Kubbemiz ve Aziz İstanbul şiirleriyle tanınıyor. Gezmeniz gereken yerler; Eski Çarşı, Üsküp Kalesi ve Mustafa Paşa Camii.

Belgrad’da Kafana keyfi

Sırbistan’ın başkenti Belgrad, iki bin yıllık tarihi, mimari harikası yapıları ve ilginç müzeleriyle görülmeye değer bir şehir. Kafana denilen geleneksel Slav kahvehanelerinde uzun bir keyif için en iyi adres bohem Skadarlija Mahallesi. Novi Beograd’ta kurulan bitpazarı da kaçırılmaması gereken yerlerden.

  

Adriyatik’e doğru: Tiran (Arnavutluk)

Arnavutluk’un başkenti Tiran, milli park ve kayak merkezi olarak ünlenen Daiti Dağı’nın eteklerine kurulmuş. Ülkenin kültür ve ekonomi merkezi olan şehir, Adriyatik sahillerinden sadece 25 kilometre kadar içeride. Nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan ülke, yeşil dağları ve farklı kültürleriyle çok hızlı bir değişim yaşıyor. Köhne binalar yıkılarak Lana Nehri’nin güzellikleri gözler önüne serilmiş. Parklar genişlendirilmiş, yemek ve alışveriş mekânları çeşitlendirilmiş. Şehrin kalbi İskender Bey Meydanı ise müze ve opera binalarıyla çevreleniyor. Bütün caddeler merkezdeki bu meydana çıkacak şekilde planlanmış. Ülkedeki binden fazla Osmanlı eserinin bir bölümü Tiran’da bulunuyor. Bunlardan Ethem Bey Camii, Taner Köprüsü, Saat Kulesi ve Kaplan Paşa Türbesi en meşhur olanları. Piramit adı verilen kültür merkezi ise kentin en önemli buluşma adreslerinden.

Genç Başkent: Priştine

Kosova’nın başkenti Priştine’nin can damarı Rahibe Teresa Caddesi (Nena Tereze), şehrin yeme içme, alışveriş ve eğlence merkezi konumunda. Bunun dışında şehrin merkezinde bulunan bağımsızlık simgesi New Born Anıtı, Ulusal Müze, Kosova Üniversitesi ve eski yapıların bulunduğu Old Town görülmesi gerekenler arasında.

Müze kent: Zagreb (Hırvatistan)

Medvednica Dağı’nın güneye bakan tarafındaki Sava Nehri’nin kıyısına kurulan Zagreb, Hırvatistan’ın başkenti. Farklı karakterde iki ana bölgeden oluşan şehir, müzeleri, sanat galerileri ve dinamik kent hayatıyla dikkat çekiyor. Şehrin ana meydanı Trg Bana Jelacica, geziye başlamak için iyi bir nokta. Şehrin eski bölgesi Gornji Grad, renkli pazar yeri ve zarif binalarıyla ünlü. 13. yüzyılda şehrin kapılarını korumak için inşa edilen Lotrscak Kulesi, keyifli bir seyir için ideal. Zagreb’in diğer tarihi bölgesi Donji Grad ise şık meydanları, geniş caddeleri ve zevkli bahçeleriyle gurur duyuyor. Izgara planlı olarak inşa edilen bölge, pek çok müzenin de ev sahibi. Mumyalarıyla ünlü Arkeoloji Müzesi, eski çağlardan kalıntılarla dolu Doğa Tarihi Müzesi, Roma’dan günümüze kentin gelişimini anlatan Şehir Müzesi görülmeye değer yerlerden. Ayrıca, Doğu Avrupa’nın en büyük parkı Maksimir de gezi listenize eklenmeye değer.

Kaçırmayın

Medvednica Doğa Parkı, St. Catherine Kilisesi ve  Sanat ve Zanaat Müzesi.

Irmakları buluşturan: Karadağ’ın başkenti Podgorica,

Balkanların en eski yerleşimlerinden biri. Antik dönemde İliryalı kabilelere ev sahipliği yapan kentte 15. yüzyıldan itibaren dört yüzyıl boyunca egemenlik kuran Osmanlı’nın izleri hâlâ yaşıyor. Eski kent (Stara Varos) turunda ilk karşımıza çıkan yapılardan biri Sahat Kula. Hacı Paşa Osmanagiç tarafından inşa ettirilen saat kulesi, kültürel ve tarihi bir anıt niteliğinde. Kent merkezindeki Sveti Djordje Kilisesi, Orta Çağ’dan kalma. Şehir Müzesi’nde arkeolojik ve etnografik pek çok obje sergileniyor. Doğa Tarihi Müzesi, konuklarını Karadağ’ın zengin doğası hakkında bilgilendiriyor. 19. yüzyılı yansıtan mimarisiyle dikkat çeken Petroviç Sarayı sanat merkezine dönüştürülmüş. Geniş meydanları ve hükümet binalarıyla Nova Varos Bölgesi ise kentin modern yüzünü simgeliyor. Moraca Irmağı’nın üzerindeki Milenyum Köprüsü de bu güzel manzarayı tamamlıyor.

Kesinlikle gidilesi yerler;  Dajbabe Manastırı,  Duklja Harabeleri ve  Nemanjin Grad kasabası.

Atalarımızın izlerini izleyebileceğiniz, Avrupada bir Anadolu olsaydı. Nasıl olurdunun Cevabı, sanırım baştada aktardığım gibi vizesiz sizi bekliyor.  şimdiden iyi eğlenceler. 🙂

 

 

Harun Kara

O bir çok renkli kişilik. Minik senaryo yazma denemeleri, kısa film çekimleri, afiş tasarlama hepsi onun kanını kaynatıyor. Çok okumayı sevmiyor ama çok gezmesiyle ataların sözünün hakkını vermeye çalışıyor. Sinema soracak olursanız, nereyi gezmeli, nerede yemeli merakınız tutacak olursa çekinmeyin sorun. Yabancı mıyız şunun şurasında. [email protected]. İşte bu kadar.

No Comments Yet

Leave a Reply