Acı Gerçekler Konuşulmaya Başlasın!

Günlerden çarşamba, tarih 29 Mayıs. 5. Avenue üzerindeki halk kütüphanesinde bilgisayarımla çalışmaya çalışıyorum Kadınım Mutluyum için. Ama olmuyor. Bir türlü dikkatimi toplayamıyorum. Tüm arkadaşlarım Facebook üzerinden o günlerde İstanbul’da var olan, dehşeti ve çağ dışı uygulamaları, hukuk dışı polis şiddetini, demokratik olmayan ne varsa paylaşıp, anlatıp, fotoğraflayıp, kayda alıp duruyorlar. Nasıl dikkat toplayıp, modadan, güzellikten, gezme tozmadan bahsedebilirsin. Tabi bir de utanmadan… Sokağa düşen arkadaşlarımdan yaralanan, hatta ölenler varken nasıl oturup da hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdim ki…

O gün ilk defa bir şey yapmak istedim. Tıpkı senelerce politik görüş bildirmemiş iyi aile çocuğu olan diğer arkadşlarımın sokağa düşüp haklarını aramak istemeleri gibi. İlk defa internette bir şeyler paylaşıp görüş bildirmek istemedim başka bir şey yapmak istedim. Bir şey için zamanımı harcamak istedim. Bu duygularla o video çıkmıştı işte orataya.

Bugün de yine 29 Mayıs gibi bir gün benim için. Sabahtan beri çalışmaya çalışıyorum olmuyor. Midem bulanıyor nefesim daralıyor. İçimde anlam veremediğim sıkıntılardan var. Ve bitmek bilmiyor. Sabahtan beri Taksim’de başlayan olayları takip ediyorum ve bugünün öncesinde de 17 Aralıktan beri duyduğumuz korkunç gerçeklerin etkisi tepe noktasında bugün. Gönlüm hiç rahat değil.

Bazı insanlar vardır. Umarsızdır. Gözünü kötülüklere kapatır ve tüm kötü düşünceleri aklından siler atar. Bazen öyle biri olmayı o kadar çok isterdim ki diyorum. Sinirleniyorum, kızıyorum, üzülüyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Son 11 yıldır güzel ülkemin başında dolanan o lanetli bulutlardan ülkemi kurtarmak için temizlemek için elimden hiçbir şey gelmiyor.

Burayı “Bir gün tüm Kadınların Mutlu olması dileğiyle…” kurmuştuk biz. Arada kafanızı boşaltın diye modadan, güzellikten bahsedip, yemek sırlarımızı paylaşıp, arada hediyeler vererek sizlere. Ama bugün böyle yapmak gelmiyor içimden kusura bakmayın. Ha sorarsanız aynı ülkede her gün yüzlerce kadın şiddet görürken, tecavüze uğrarken, çocuk yaştaki kızlar çocuk gelin edilirken çok mu keyifliydin? Asla değildim, değildik, ama o zamanlar güzele, iyiye karşı umutlarımız hep vardı. Bu kötü bulutlar  her geçen gün umutlarımızın da üstüne ediyor ki sormayın gitsin.

Bu yazı biraz sitem, biraz kızgınlık, biraz küskünlükle yazıldı. En çok da umutsuzlukla…

Çünkü bazı canavarların aksine, sadece 40 günlük bir bebeğin soğuktan donarak öldüğü bu ülkede, yalılarda yaşayıp, özel uçaklarla UMRE ziyaretleri yapan bir hanımefendinin döktüğü timsah gözyaşlarını benim vicdanım kaldıramıyor kusura bakmayın. Bundan sonra bu platformda bu acı gerçekleri konuşma zamanı da gelmiştir. Geç bile kaldığım için tüm arkadaşlarımdan, bizi yalnız bırakmayan sizlerden ve kendimden özür dilerim.

Not: Öne çıkarılmış görselin sahibi arkadaş kimse kusura bakmasın şimdiden izinsiz kullanmak zorunda kaldım. Kaldırmamı isterseniz benimle iletişime geçebilirsiniz.

Betül K. Yıldız

Betül Yıldız Marmara İşletme' den 2009 yılında mezun olduktan sonra kendini sosyal medya yardımıyla internet sektöründe buldu. O gün bugündür dijital dünyanın bir parçası olmaktan mutlu mesut yaşamakta. İstanbul' a olan aşkından dolayı çok gezer, hele cumartesi geceleri evine girmezdi. Şimdi New York'ta ne yapmaktadır bilinmemekle birlikte portalımızın joker elemanı olmayı kendine görev edindiği için sevgimizi ilk günden kazanmış durumda. Sıradaki istek parçayı çalması için ona [email protected] ' dan ulaşabilirsiniz. Google+

No Comments Yet

Leave a Reply